Bugün de böyle olsun! 

Bu hafta biz susalım, fıkralar konuşsun! 

 Temel'in fabrikasında çalışan Emine, iş arkadaşı güzel  Fadime'nin patronla görüştüğünü görünce  merakla sormuş; 

“Ne konişiyidunuz Temel  beylan?" 

"Bu akşam beni  evine yemağa tavet etti  ama kebul etmedum!" 

"Delirdun mi?" demiş Emine " Niye kebul etmedun?" 

" Niyeti  kötiyidi,  Akşam yemeğine çağirup kafaltida ne yemek  isteduğumi da  sordi..." 

    Akşam yemeğine davet ettiği kıza ; Kahvaltıda ne yiyeceğini soran patronun niyetini Fadime anladı. Keşke  Fadime kadar  bizler de niyet okuyabilseydik… 

 

      Sayın Cumhurbaşkanı da   yeni bir  Anayasa  yapılması  çağrısı yapıyor. 

      Biz de, sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyetine bu güne kadar getirdiği yeniliklere bakınca Fadime gibi tedirgin oluyoruz. 

    En basit örneği,  günlerdir tartıştığımız rektör ataması. Önceden rektör seçimde en çok oy alan 6 aday, YÖK tarafından 3’e indirilir ve bunlar arasından birisi Cumhurbaşkanınca atanarak rektör belirlenirdi.    Biz de en çok oy alanın atanmaması  demokratik değil diye eleştirirdik…  

    Sayın Cumhurbaşkanımız eleştirilerimizi haklı bulmuş olacak ki sorunu kökünden   hallediverdi. 

    Artık çok şükür en çok oy alan adayın  rektör atandı atanmadı  diye   demokratik bir  tartışma  söz konusu değil.  Çünkü, rektör seçimini kaldırdılar. Rektör’ü artık doğrudan  atayıverdiler.    Bu şekilde olunca  yeni atanan rektörlerin tamamı      AKP lilerden  oluyor. 

            

 Hiç evlenmemiş ve 50 yaşlarına gelmiş olan Emine otobüste parasını çaldırınca soluğu karakolda almış. 

 Komiser sormuş,  ne şikayetin var ? 

-Ne kada  param varisa   hepisini  çaldiler komisarum! 

-Olay nerede oldu? 

-Belediye otoposinde efendum. 

-Peki paran neredeydi?    

-Sutyenumun içineyidi... 

-Kızım,  adamın elinin sütyeninin içine girdiğini hissetmedin mi? 

"Hissetmedum olur mi tabiyi ki  hissettum  Komisarum?  "Hemi da nasi hissetum ancak adamun  niyetinun köti  olduğuni ben ne bileyim ?  " 

    Cumhuriyetimizin  varlıkları, kazandırdıkları kazanımları  gitmeden sütyene ve içindekilere   sahip çıkmak lazım.     Bazılarımız  hala Emine gibi iyimser.  Onun   gibi olmayız inşallah … 

 

      Psikolog Temel'e genç bir kadınla küçük bir çocuk gelmiş. Kadın; Oğluma  bir türlü söz geçiremiyorum, istekleri bitmek bilmiyor, ne versek daha fazlasını bekliyor. Her şeye tek başına o karar versin istiyor. Vallahi neredeyse çıldırmak üzereyim." Demiş. 

      Temel kendinden emin bir şekilde ;" Peçi Hanumefendiciğum" demiş "  Siz  şimdi  bizi habu  kuçuk beylan biraz yalağuz  pirakun pakalum derdi neyimiş  bi anliyalum." 

    Temel on dakika sonra kan ter içinde dışarı çıkıp, kadına bağırmış;"  Hiç durmayin çabuk soyinun!" 

Genç kadın ;" Niye soyunayım" demiş hayretle " Ben hasta değilim ki!" 

    "Soyinun dedum size " demiş Temel " öfkeyle “ Soyinun, çünkü  habu uşaklan vakit kayibetmek boşina, soyinun da size yeni bi uşak  yapalum!" 

      Evet, bakalım artık ihtiyacımız olanın; Yeni Anayasa mı, Yeni Saraylar mı,  ülkenin  varlığı ve  birliği mi, Cumhuriyet erdemlerinin korunması mı… bir karar verebilecekmiyiz ? 

 

   Temel'in kaynanasını Paris'e götüreceğini duyan Dursun arkadaşına merakla sormuş ; 

“Ula Temel uşağum, duyduklarum doğri mi? Hane sen kaynanandan nefret edeyidun!" 

"Ne yapayım Uşağum" demiş,  Kaynanam her gün ,Eyfel Kulesini görmeden Allah canumi almasun! diye dua edup duriyi.   Hele oni bi gorsun bakalum, Ordan bi  umudum var. 

      Eh, Temel gibi benimkisi de bir ümit işte... 

      İçinizden ümit, kalbinizden sevgi, yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.