Bu dönemde hiç mi güzel/ faydalı işler olmadı diye sorabilirsiniz. Elbette ki olanlar vardır. Olanları değerlendirmek, methetmek bizim işimiz değildir. O, Halkın işidir. Halk, ehliyeti / kültürü / beklentileri / inançları doğrultusunda yanlış ya da doğru, Eksik yada fazla elbette ki bir değerlendirme yapıyor zaten !
Bizim işimiz olumsuzluklara işaret ederek, sorumluluğu bulunanlara bu olumsuzlukları ortadan kaldırmaları ya da olumluluğa çevirmeleri için, hangi noktalara dikkat etmeleri gerektiği yolunda tespitler yaparak; yardımcı olmak gayretinden başka bir şey değildir…
Şunu da, önemle eklemek isterim. Uzun yıllar süren bir politik çalışmalarımızı yıllar önce sona erdirdik. Politikayı bıraktık. Ama bu değildir ki; Tüysüz yetimlerden toplanan vergilerle bizi okutup bu günlere eriştiren; Ecdadımızdan kalan, Aziz Şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, Sonsuza dek yaşatılması boynumuza borç olan, Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Aziz Silah arkadaşlarının bize emanet ettiği Son Türk Devletini bıraktık. Bırakmadık, Bırakamayız, ölsek de bırakmayacağız. Yapmaya çalıştığımız, Adalet ve Kalkınma partisinin iktidara geldiği günden bu güne kadar olumlu bulmadığımız eylem ve söylemlerini, okuma tembelliği olan ve araştırma gereğini de pekhissetmeyen, her insan hafızasının kaçınılmaz hastalığı olan unutmak özelliğini de fazlasıyla taşıyan halkımıza ve yöneticilerimize hatırlatma çabasından ibarettir.
Bunu yapmakla her hangi bir partiye yardım, her hangi bir parti taraftarlığı yapmak gibi bir maksadımız yoktur, olamaz da, Çünkü biz ömrümüzün her döneminde sadece Ülkemizden taraftık ve halen de öyleyiz. Değişmesi de mümkün değildir. Ancak, Kendimizi memleket meselelerine ilgi duyan, çözüm arayan sorumlu bir vatandaş , Hele hele Kamu görevi yapan , hukukçu kimliği olan birisinin yapması gerekenleri yapmak mecburiyeti hisseden “ aydın” saydığımız için o yolda çaba gösteriyoruz.
“Aydın “olmak ya da ben aydınım diyebilmek öyle kolay değildir. “ aydın” olmanın en önemli özelliği yapıcı muhalif olmak ve yapılmaması gerekenleri eleştirerek uyarıcı olmak çözüm sunabilmektir. Aydın dediğin kişilerin yönetimlerle arası genellikle iyi olmaz, hatta bal kaymak hiç olmaz. İşler iyi gitmediğinde, kötüye gitme sinyalleri verdiğinde, hatta, kötü gitmesi halinde “aydın” lar devreye girerler ve gerekirse sert bir dille de olsa eleştiri yaparlar, yapmazsa aydın olamazlar. Bir kişiye “aydın” denilebilmesi için, iyi olmayanları, iyi işler yapmayanları, iyi yönetemeyenleri bu kişinin rahatsız edebilmesi lazımdır. Ne kadar rahatsız edebiliyorsa ya da ne kadar yol gösterebiliyorsa o kadar “ aydın” dır.
Temenni edilen ve beklenen o dur ki ülkemizin gidişatı ve ufukta görünen geleceği “ aydın”ların çok rahatsız edici olmadığı kadar iyi olabilsin… Kimine göre izafi bir kavramdır ama laik, Demokratik, Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı , misakı milli sınırlarıyla sabit bölünmez Türkiye Cumhuriyetindeki “ aydın” kavramı kişilere, guruplara, bölgelere göre düşünülemez, başka türlü tarif edilemez ve değişkenlik gösteremez.
Evet gelelim Halka hatırlatmaya çalıştıklarımıza. Hatırlatmaya çalıştık. Hatırlatabildik mi? Yada halk hatırladı mı, hatırlamak istedi mi yoksa istemedi mi? Belki de hatırlamamak bir bölümünün işine geldi. Yahut Hatırlasa bile önündeki verilerle bizim hatırlattıklarımız arasındaki tercihini önündeki verilere göre kullandı.
Bu durumun bizi götürdüğü ana sonuç şu mu acaba? Sizin saydığınız olumsuzluklar çok önemli değil. Sizin olumsuzluk olarak gördüğünüz bu hususları biz önemli bulmuyoruz. Bunlar bizim kültürümüze, Vatan sevgimize, Devletimize bağlılığımıza, yaşamımıza, gelecekteki yaşantımıza, çocuklarımızın istikbaline, ülkemizin varlığını sürdürebilmesine, istiklal ve hürriyetimize, kişisel özgürlüklerimize, Anayasal düzenimize etki edecek derecede önem ifade edecek hususlar değildir. Yahut da siz bu hususlarda boşuna endişe ediyor, vesveseye kapılıyorsunuz. Bizim tercihimizin sonucunda bütün bu saydıklarınız çok daha iyi olacaktır. Sizi de kurtaracaktır, bizi de kurtaracaktır… Umar ve dileriz ki öyle olsun !
Demokrasi bizim için daha iyisi bulununcaya kadar idare edilebilecek bir sistemdir. Asla en iyi sitem olduğunu iddia etmiyoruz. Demokrasinin İnsanları Barış ve mutluluk içinde yaşatan bir idari sistem olma özelliği dışında bir araç olduğunu da kabul etmiyoruz. Şimdilik idaremizde demokrasi hatta “ileri demokrasi” olduğu söylendiğine göre, Demokrasiye olan saygı ve bağlılığımızla, görev yüklenenlere gayret, liyakat ve sadakat; üstün başarılar ile dayanacak güç diliyoruz.
Umutla geleceğin ufuklarına bakmaya, ve ileri demokrasi olarak önümüze konan ufka doğru yol alırken; yol kenarlarında olup bitenleri de izlemeye devam ediyoruz. Kim bilir Allah ömür verirse bir gün de ileri demokrasi yolunda ilerlerken yolun kenarında seyrettiklerimizi ve İnşallah yolun sonunda ulaştığımız güzellikleri yazarız. Tabi yazacak halimiz kalırsa ve de yazacak yer bulabilirsek…
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.