Bugün “Hıdırellez.”
İnanışa göre;
Hz. Hızır ile Hz. İlyas, Mayıs ayının 6. günü, bir araya gelir, doğayı canlandırır.
Bugünden 8 Kasım’a kadar “yaz” mevsimi yaşanır.
Hz. Hızır, darda kalanların yardımına koşar, bolluk bereket getirir. Hz. İlyas ise, Hz. Hızır’ın kardeşidir.
Hızır karaların, İlyas ise suların, denizcilerin koruyucusu olarak kabul edilir.
Hızır, temizliği sever.
Hıdırellez öncesi ev ve çevresi, mutfak, kap kacak temizlenir. Hızır’ın bereket getireceğine inanılır. Bir gün önce gece vakti, gül ağaçlarına dilekler yazılıp bağlanır. Para isteyen, kırmızı bir keseye para koyup bağlanır.
Özellikle yoksul ve umutsuz insanlar için Hıdırellez bir inanç ve umuttur.
Aklıma şu soru takılıyor;
Hızır ile İlyas, bu gün de “DOĞAYI CANLANDIRMAK” için, doğaya sürekli tecavüz edilen bir ülkeye gelirler mi?
Doğanın insanlığa sunduğu nimetlere rağmen doğaya ihanet edilen bir ülkede ve dünyada yaşıyoruz.
Hemen her gün, bir orman alanına, bir meraya, bir göle, bir nehre, bir denize yönelik hoyrat tecavüzlere tanık oluyoruz.
Doğanın kendine özgü bir dengesi var; yaşadığımız dünyada insanın ve tüm canlıların yaşayabilmek için oksijene ve suya ihtiyacı var.
Orman alanları maden ocaklarıyla delik deşik ediliyor. Ya da faili meçhul yangınlar sonrası lüks oteller yapılıyor! “Orman içinde lüks villalar” yükseliyor!
Kimi sanayi kuruluşları, akarsuları, gölleri, denizleri “atık havuzu” olarak kullanıyor!
Konut inşaatları uğruna “tarımsal araziler” yok ediliyor!
Toprak kirleniyor, su kirleniyor, termik santrallerle hava kirleniyor!
Doğadaki üretimin aktörleri olan kuşlar, arılar yok oluyor!
Kimyasal tarım ilaçlarıyla öldürüyorlar doğayı.
İNSANLIK DOĞAYA İHANET EDİYOR!
Sonra da senede bir gün, “doğa canlansın, bereket artsın” diye Hızır ile İlyas’ın buluşmalarını umut ediyorlar!
Yaradan’ın insan için verdiği doğaya bunca ihanetten sonra gelirler mi dersiniz?
Kendimizi aldatmayalım; doğa, kendisine yapılan ihanetin bedelini mutlaka ödetir! Ödetiyor da…
Bakın, artık dört mevsimi yaşayamıyoruz.
Yaz ortasında olağanüstü doğa olayları yaşıyoruz. Örneğin; bir anda cevizden büyük dolu yağışı ile karşılaşıyoruz!
“Kış aylarında yağmur ve kar yağsın da barajlar dolsun” diye dua ediyoruz!
Doğanın dengesini bozduk!
Bedelini ödüyoruz.
Daha iyi günlerimiz bu günler!
“Doğal Afet” diye avunduğumuz ama özünde insanın vahşetinin eseri olan nice felaketler yaşayacağız.
Corona gib, salgın hastalıklar bizi sık sık tokatlayacak!
Kimyasal silahların, nükleer santrallerinin insan ve doğaya verdiği ve vereceği nice felaketleri yaşayacağız!
Hızır ile İlyas’ı boşuna beklemeyin!
Onlar da insanın vahşetinden bezmiş olmalılar!
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.