Cumhurbaşkanının önemli bir heyeti bu kadar tatsız karşılayacağını sanmamıştım ve büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum.
Aslında kimse birbirine çaktırmıyordu ama herkes aynı benim yaşadığım duygular içindeydi.
Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde, ülkenin bir numaralı yöneticisini ziyaret sonrasında cıvıl cıvıl, neşe ve heyecan içinde durum değerlendirmesi yapmak bir yana, hepimiz cenaze evinden çıkmış insanlara benziyorduk.
99 Büyük Marmara Depremi sonrasıydı.
Kocaeli Sanayi Odası olarak, depremin yaralarını sarmak için yapılması gereken işler konusunda önemli bir dosya hazırlamıştık. Düşündüklerimizi ve hazırlıklarımızı anlatmak üzere, zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile görüşmek için randevu istedik. Haber geldi. Demirel bizi kabul edecekti.
Sanayi Odası heyetinin başında Meclis Başkanı Hasan Pak vardı. Yönetim Kurulu Başkanı ve üyeleriyle birlikte basın danışmanı olarak ben de bu toplulukta yer aldım.
HAYAL KIRIKLIĞI
Ankara yolunda heyecanlıydım. Çünkü, tarihi Çankaya Köşkü’nü küçüklüğümden beri merak ediyordum. Cumhurbaşkanı Demirel’i de sıcak kanlı, içten Anadolu insanı olarak yakından görmek, konuşmak imkanını bulacaktık.
Yukarda belirttiğim gibi ziyaret tam bir hayal kırıklığı oldu.
Demirel bizi asık bir suratla karşıladı. Sade ve çok büyük toplantı masasının başında konuklarını karşılayan güler yüzlü, babacan ev sahibi yerine, “bu ziyaret de nereden çıktı, bir an önce bitse de gitseler” tavrında biri oturuyordu.
Dosyamızı açtık. Projelerimizi anlattık. Renk vermeden dinledi. Onun soğuk tavrı, ilgisizliği toplantının kısa tutulma nedeni oldu.
Demirel büyük bir felaketten çıkmış çok önemli bir sanayi bölgesinin temsilcilerini neden bu kadar tatsız karşılamış, projelerine ilgi göstermemişti? Aslında, Sanayi Odası’nın kentin sorunlarına önemle eğilen, bu konuda eserler katmış bir kuruluş olduğunu bilen bir devlet adamıydı.
Bu duruşun nedenleri üzerinde çok düşünüldü, konuşuldu. Benim çıkardığım ve çok kişinin aynı kanıda olduğu neden şuydu:
Zamanın İzmit Belediye Başkanı Sefa Sirmen, yine zamanın Kocaeli valisi ile deprem sonrası bazı projeler hazırlamışlar, bunu da Demirel’e anlatmışlardı. Demirel rakip siyasi anlayışlara sahip olmalarına rağmen Sefa Sirmen’i severdi. Sirmen de aynı duygular içindeydi, cumhurbaşkanı ile yakındı.
Sanayi Odası projeleri ile Sirmen’in özellikle büyük konut projesi arasında rekabet gören Demirel, ağırlığını Sirmen’den yana koyduğunu hissettirmek istiyordu. Soğukluğunun, ilgisizliğinin tek nedeni buydu. Evladı gibi yakın bulduğu Sirmen’i kırmak istemiyordu. Bunun için sıcak konukseverliğini Ankara’nın buz gibi havasına benzetmekten üzüntü duymuyordu.
EROL KÖSE AŞKI
Zamanında Adalet Partili Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile İzmit’in belediyecilik tarihinde iz bırakan CHP’li belediye başkanı Erol Köse arasında da çok güzel bir ilişki vardı. Köse kendi partisinin genel başkanına olmadığı kadar rakip partili Demirel’e yakındı.
Bunu somut olarak görmüş değilim. Ancak görev nedeniyle çok yakınında bulunduğum Köse’nin anlattıklarından bunu çıkarabiliyordum. Hatta bu sadece benim değil, tüm siyasi çevrelerde bilinen ve izlenen bir durumdu.
Halkın içinden sımsıcak bir Demirel ile yine aynı siyasi karaktere sahip Köse ve Sefa Sirmen arasındaki bu yakınlık, sempati ve sevgi nereden kaynaklanıyordu? Adalet Partisi ile CHP arasında rekabet devam ederken bu üzerinde düşünülecek bir husustu.
Bunun elbet nedenleri vardı.
Bu iki belediye başkanı, kente yaptıkları hizmetleri Cumhurbaşkanına duyurabilmişler, iyi çalıştıklarını kabul ettirebilmişilerdi.
Gerektiğinde çok samimi olarak yardım istemişler, gerçekleşen hizmetlerde onların paylarını da hiçbir siyasi kıskançlık duymadan açıklamışlardı.
Karakterleri saygı ve sevgiye yakın insanlardı. Bu zamanla onlar arasında çok yakın bir bağa dönüşmüştü.
Bütün bu güzellikler yanında görkemli bir abide gibi, duran temel bir unsur vardı.
Devlet Başkanı hangi partili olursa olsun hizmet üretenleri siyasi nedenlerle engellemiyor, destekliyor, seviyordu. Böyle bir kutsal devlet anlayışı vardı.
Bugün Türkiye’de devletin en üst makamı ile ülkenin en büyük kenti İstanbul’un belediye yönetimi arasındaki akıl almaz olumsuz ilişkileri gördükçe boğazımız düğümleniyor.
Vatandaşa hizmet ve siyasetin amacı anlayışların bu denli yozlaşması, hayra alamet bir durum değildir.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.